Avukat Ali Öztürk tarafından kurulmuş olan Öztürk Hukuk Bürosu kurulduğu ilk günden itibaren müvekkillerin tüm hukuki problemlerine en hızlı ve en etkili şekilde çözümler üretmektedir. Öztürk Hukuk Bürosu meslek kuralları ve etik ilkelerinden hiçbir şekilde ödün vermeden özellikle de müvekkil-vekil ilişkisindeki güven duygusunu sağlamlaştırmak adına sır saklama ve gizlilik ilkesini hassasiyetle uygulamaktadır. Hedefimiz yurt içinde ve yurt dışında müvekkillerimize ihtiyaçlarını karşılayacak, etkin hukuki çözüm ve danışmanlık hizmetleri vermektir. Bu doğrultuda, müvekkillerin eksiksiz ve şeffaf olarak savunulması, dava ve uyuşmazlıkların hızlı, başarılı ve kararlılıkla çözümlenmesi amacıyla hukuki danışmanlık, savunma ve tedbir hizmetinin en iyi şekilde verilmesi amaçlanmaktadır.
faliyet alanlarımız
Avukat Ali Öztürk tarafından kurulmuş olan Öztürk Hukuk Bürosu kurulduğu ilk günden itibaren müvekkillerin tüm hukuki problemlerine en hızlı ve en etkili şekilde çözümler üretmektedir.
İcra ve iflas hukuku, borcunu ödemeyen borçlunun borcunun, alacaklının talebi üzerine nasıl karşılanacağını konu alır. Borcun karşılanması, devlet zoruyla ve taşınır, taşınmaz mallar üzerinden yapılabilmektedir.
İcra İflas Kanunu’nda, borçludan alacakların nasıl tahsil edilebileceği düzenlenmiştir. Fakat bunun gerçekleştirilebilmesi için takip gerekir. Daha önceden de belirtildiği gibi hukukta usul esastan önce gelmektedir. İcra İflas Hukuku’nun oldukça teknik bir hukuk dalı olması nedeniyle bu alanda avukat ile birlikte hareket etmek hak kayıplarının önlenmesinde önem arz etmektedir.
İcra hukukunda izlenebilecek bazı takip yolları;
- İlamlı Takip
- İlamsız Takip
- Rehnin Paraya Çevrilmesi Yolu ile Takip
- Kambiyo Senetlerine Mahsus Haciz Yolu ile Takip
- Kiralanan Gayrimenkullerin İlamsız İcra Yolu ile Tahliyesi şeklinde sıralanabilir.
Öztürk Hukuk Bürosu olarak, müvekkillerimizin alacaklarını tahsil etmeleri konusunda danışmanlık ve hukuki hizmet verdiğimiz gibi haksız bir şekilde gerçekleştirilen icra takiplerinden zarar görmemeleri için gereken tüm danışmanlık ve dava hizmetlerini de gerçekleştirmekteyiz.
Hizmetlerimiz;
- İcra Ceza Suçlarından Kaynaklanan Davalar,
- Çek Ve Senede Dayalı Alacakların Tahsili İçin, İcra Takibi Yapılması, Borçlu Tarafından
- Yapılan Haksız İtirazların İptali İçin, İtirazın İptali Davası Açılması Ve Dava Sürecinin Takibi,
- Mahkeme İlamları Alacaklarının İcra Takibi (İlamlı İcra Takibi),
- İlamsız İcra Takibi,
- Cari Hesap Ve Faturaya Dayalı Alacakların Tahsili İçin İcra Takibi Yapılması,
- Tasarrufun İptali Davaları
- Gerçek Ve Tüzel Kişilerin İcra Ve İflas Hukukundan Kaynaklı Bağımsız Davalarının Takip
- Edilmesi Ve Sonuçlandırılması,
- Haksız Ve Mesnetsiz Alacak İddiaları Nedeniyle Borçlu Olunmadığının Tespiti İçin Menfi T
- espit Davası Açılması Ve Dava Sürecinin Takibi,
- Rehnin Ve İpoteğin Paraya Çevrilmesi Yoluyla İcra Takibi,
- İhtiyati Haciz İle İcra Takibi,
- Kira Alacağına İlişkin İcra Takibi Ve Tahliye İşlemleri,
- Taahhüdü İhlal Davası,
- Menfi Tespit (Borçlu Olmadığının Tespiti) Davaları,
borçlar hukukundan kaynaklanan sözleşmenin ihlali, trafik kazası neticesinde yaralanma veya ölüm, doktor uygulama hatası (malpraktis) sonucu ölüm, iş hukukundan kaynaklanan ihbar veya kıdem tazminatı, iş kazası sonucu yaralanma veya ölüm, suç işlenmesi, boşanma davası gibi birbirinden tamamen farklı hukuki nedenlerden kaynaklanan uyuşmazlıkları çözen bir dava türüdür.
Enerji Hukuku, İhale Hukuku, Memur Atamaları ve Disiplin İşlemleri, YÖK Kanunu, Belediye Çevre Mevzuatı, SGK mevzuatı, Rekabet Hukuku, Kişisel Verilerin Korunması Kanunu, Özelleştirme Mevzuatı, Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu Mevzuatı, Telekomünikasyon Hukuku, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Hukukuna ilişkin konularda dava ve danışmanlık süreçlerini takip etmektedir.
Miras hukuku, gerçek kişinin ölümü veya gaipliği durumunda, bu kişinin geride bıraktığı tüm malvarlığının kimlere ve nasıl intikal edeceğini düzenleyen hukuk dalıdır.
Türk Hukuk sisteminde mirastan pay alacak kişiler zümre sistemine göre belirlenmektedir. Söz konusu zümreler 1.zümre 2.zümre ve 3.zümre olarak sınıflandırılmaktadır.
1.zümre; miras bırakanın alt soyudur.(Miras bırakanın çocukları ve torunları)
2.zümre; miras bırakanın annesi, babası, kardeşleri ve yeğenleridir.
3.zümre ise; miras bırakanın büyükbabası, büyükannesi, amcası, dayısı, halası ve teyzesi gibi akrabalarıdır.
Miras bırakanın mirasından yukarıda 3. zümreye kadar belirtilmiş olan mirasçılar pay alabilir.
Bu zümreler arasında kanunen sıralama olduğu için 1. Zümre hayattayken diğerleri hak iddia edemezler.
3 zümrede de bulunanlar haricinde, kan bağı bulunmayan kişiler ise vasiyetname ile mirastan pay alabilirler. Bunun için mirasçının ölümünden önce vasiyetname hazırlaması gerekir.
En önemli hususlardan biri de miras bırakanın mirası üzerinde bazı akrabalarının saklı payı olduğudur.
Miras bırakanın sağ kalan eşi ve çocukları, torunları, anne ve babası saklı pay mirasçılarıdır. 1.zümrede bulunan alt soydan gelen çocuk ve torunların saklı payı yasal miras payının ½, 2.zümrede bulunan anne, babasının saklı payı ¼’tür.
Sağ kalan eşin saklı payı oranı ise hangi zümre ile birlikte mirasçı kaldığına göre değişmektedir. Şöyle ki; sağ kalan eşin, annebaba veya altsoy ile birlikte mirasçı olması durumunda saklı pay oranı ¾, diğer hallerde ise yasal miras payının tamamıdır.
Miras hukukunu ilgilendiren ve uygulamada sıklıkla karşılaşılan konulardan bazıları şöyledir;
- Muris Muvazaası
- Mirasçılıktan Çıkarma
- Reddi Miras
- Hak kaybının yaşanmaması adına bu gibi konularda alanında uzman bir avukata başvurulması gerekmektedir.
Yine de kısaca bilinmesi adına belirtmek gerekir ise;
Muris Muvazaası, miras bırakan kişinin mirasçılarının tamamından veya bir kısmından mallarını kaçırması sebebiyle gerçekleşen ve sadece dava yoluyla ileri sürülebilen bir eylemdir.
Mirasçılıktan Çıkarma, miras bırakan kişi, saklı pay mirasçılarını Türk Medeni Kanunu’nda belirtilen bazı uygunsuz davranışlarda bulunmaları halinde mirastan çıkarabilir.
Kanunda belirtilen uygunsuz davranışlara örnek vermek gerekir ise, saklı paylı mirasçılar, miras bırakan kişi veya yakınlarına yönelik ağır bir suç işlerse ya da aile üyelerine karşı aile hukuku kaynaklı ödevlerini yerine getirmez ise mirasçılıktan çıkarılabilir.
Bu noktada önemli olan husus saklı paylı mirasçılarının mirastan çıkarılması durumunda hem mirastan pay alamayacağı hem de tenkis davası açamayacağıdır.
Unutulmamalıdır ki, mirastan çıkarma sebebi açıkça belirtilmezse çıkarma işlemi geçersiz olur.
Reddi Miras ise, yasal veya atanmış mirasçıların bazı durumlarda mirası reddetme hakkı bulunmaktadır. Bu durumlardan bazılarına; mirasçıların, miras bırakanla aralarındaki husumet veya miras bırakanın malvarlığının borca batık olması örnek olarak gösterilebilir.
Mirasçılar, miras bırakan kişinin ölümünden haberdar olduktan sonra 3 ay içerisinde mirası reddedebilir.
Miras bırakının malvarlığı borca batık ise mirasçıların irade beyanına gerek kalmadan miras otomatik olarak reddedilmiş sayılır.
Türk Hukuk Sisteminde usul esastan önce gelmektedir. İşbu sebeple de mağduriyetlerin doğmaması açısından aşağıda hizmetlerimiz bölümünde örnek olarak sayılacak olan davalarda mutlaka alanında uzman bir avukata başvurulması gerektiğini önemle hatırlatmak isteriz.
Hizmetlerimiz;
- Vasiyetname ve Miras Sözleşmesi Hazırlanması
- İzaleyi şüyu (ortaklığın giderilmesi) davası
- Veraset ilamının alınması
- Vasiyetnamenin İptali Davası
- Mirastan Feragat Sözleşmesi Hazırlanması
- Muris muvazaası davaları
- Tenkis davaları
- Reddi miras davaları
- Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmesi
- Veraset ve intikal işlemleri
- Tereke tespiti davaları
- Mirasçılık Belgesinin İptali
- Mirasçılık belgesi verilmesi davası
- Miras sözleşmelerinden doğan davalar
Boşanma hukuku; Boşanma ilkel çağlardan beri var olan bir olgudur. İlk insandan beri varlığını devam ettirmektedir ve devam ettirecektir. Boşanma ile ilgili ilk düzenlemeler insanların toplumsal birlik içerisinde yaşadıkları dönemlerden beri yaşamın dinamiklerine göre sürekli ve düzenli olarak geliştirilmeye devam etmektedir. İnsanların inanç sistemlerinin içerisinde bile her dönem varlık bulan bu düzenlemeler gelişmiş toplumlarda öğretide ve doktrinde bir kaç ana başlık altında toplanmaktadır. Bireyci görüş ile toplumcu görüş, boşanma hukukunda; hukuk politikası çerçevesinde üç ayrı düzenlemeyi (versiyonu) önümüze çıkarmaktadır. Bunlar
- Boşanma Hukukunda Boşanmayı ret eden sistem
- Serbest boşanma sistemi
- Belirli Sebeplere dayanarak hakim Kararı ile boşanma sistemidir
Kısaca ceza hukuku, suç ve ceza kavramlarını inceleyen kamu hukuku bölümüdür. Genel ve özel ceza hukuku olarak ikiye ayrılır. Ceza hukuku en hassas hukuk dallarından biri olması nedeniyle ceza hukuku ile ilgilenen avukatların her daim kendilerini geliştirmesi ve yeni düzenlemeleri takip etmesi gerekmektedir. Görünenin aksine ceza, yalnızca suçlu olan kişiyi değil onunla birlikte ailesini, arkadaşlarını, yakın çevresini de ağır şekilde etkileyen ve bazen geri dönüşü olmayan sonuçlara yol açan bir yaptırım türüdür. Bu sebeple de özellikle ceza davalarında ceza hukuku ile ilgilenen avukatlarla çalışmak çok önemlidir.
Ceza soruşturması ve kovuşturması konusunda deneyimli olan Öztürk Hukuk Bürosu, hukuki uyuşmazlıkların çözümünde; müvekkilleriyle güven ilişkisi içerisinde, savunma hakkının hassasiyetinin bilincinde, uyuşmazlıkları kısa sürede ve etkin şekilde sonuçlandırabilmek amacıyla avukatlık ve danışmanlık hizmeti vermektedir.
Hizmetlerimiz;
- Şikayet dilekçesi ve eklerinin düzenlenmesi
- Uzlaştırma kapsamında avukatlık hizmeti
- Ceza davalarında müdafi veya vekil olarak avukatlık hizmeti
- İfade alma, arama, el koyma durumlarında avukatlık hizmeti
- Mahkeme tarafından verilen kararlara karşı uygun bulunduğunda kanun yollarına başvuru yapılması
- Bölge Adliye Mahkemeleri ve Yargıtay nezdinde dosyaların takibi
Marka avukatı ile çalışmak, marka hakkının gerektiği şekilde korunabilmesi için elzem konulardan bir tanesidir. İşin özü marka avukatı diye bir kavram teoride yoktur. Ancak boşanma avukatı, işçi avukatı gibi kavramlarda teoride yoktur. Ancak uygulamada marka avukatı, patent avukatı gibi kavramlar ortaya çıkmıştır.
Marka avukatının, markanın korunması hakkında kişiye sağlayabileceği yararlar şu şekilde özetlenebilmektedir:
- Marka tescil başvurusu için gerekli hazırlık sürecinin tamamlanması,
- Marka tescil başvurusunun hukuka uygun bir şeklide gerçekleştirilmesini,
- Marka tescilinde ortaya çıkabilecek nispi ve mutlak ret sebeplerinin yargı yolu ile ortadan kaldırılmasını,
- Coğrafi işaretler ve geleneksel ürün adlarının kullanımına ilişkin hukuki ihtilafların çözümü,
- Marka hakkına yapılacak tecavüzlerin engellenmesi ve marka sahibinin zararlarının karşılanması noktasında gerekli işlemlerin yapılması,
- Haksız rekabetten doğabilecek dava hakkının kullanılması,
- Marka sahibi ile lisans sahibi arasındaki hukuki ilişkinin kurulması ve korunması,
Marka avukatı markanın korunması için yukarıda sayılan işlemlerin yanında tasarımın korunması için de şu işlemleri gerçekleştirebilmektedir:
- Tasarım tescili için gerekli olan evrakların hazırlanması,
- Tasarım haklarına tecavüz olduğunda bunun engellenmesi ve tasarımın korunması için cezai yaptırımların hukuka uygun bir şekilde uygulanmasını sağlaması.
Taşınır ve taşınmaz malların tümü, paydaşların kendi haklarını tam olarak tahsil etmesine ve yönetmelerine imkan tanıyan kanunlarla güvence altına alınmıştır. Ortaklığın giderilmesi (İzale-i Şuyu) davası sadece mirasçılar için değil, aynı menkul ve gayrimenkulde hak sahibi olanların, birbirine karşı bu davayı açma hakkı bulunur. Eğer taraflar anlaşır, mal paylaşımını anlaşmalı bir şekilde gerçekleştirirlerse, izale i şuyu davasının açılmasını gerektiren bir durum olmayacaktır. Anlaşmazlık olması halinde, taraflardan biri tarafından avukat aracılığıyla mahkemeye başvurulması ve davanın açılması mümkündür.
Ortaklığın Giderilmesi Davası Kime Açılır?
Ortaklığın giderilmesi davası sadece ev, arsa, tarla, iş yeri için değil, menkuller için de açılma imkanı bulunan bir yapıya sahiptir. En az iki pay sahibinin bulunduğu ve paylarla ilgili gerekli evrakların hazırlandığı durumlarda, payların ortaklığın giderilmesi yoluyla alınması mümkün oluyor. Eğer karşı taraf, hakkınızı vermekte sorun çıkartıyor veya sizi mağdur edecek girişimlerde bulunuyorsa, avukatınız aracılığıyla mahkemeye başvurabilirsiniz. Sadece miras davalarında ev ve arsanın paylaşılamaması durumunda değil, ortaklaşa gerçekleştirilen yatırımlar, kurulan işler için de bu davanın açılması, tarafların paylarının dağıtılması mümkündür.
Ortaklığın Giderilmesi Nedir?
Ortaklığın giderilmesi davası olarak adlandırılan davada, paydaşların haklarının kanun önünde korunması ve kendilerine takdim edilmesiyle ilgili bir sistem bulunuyor. Arsada 3 kişinin payı varken, ikisi satmak isteyip de birinin satmak istememesi halinde, diğer iki pay sahibi tarafından İzale-i Şuyu davası açılabiliyor. Gayrimenkulün sadece bir pay sahibi yüzünden yıllar boyunca beklemesini gerektiren bir mağduriyetin yaşanmaması için, her hak sahibi, kendi payını satışa çıkarma veya güncel değerini alma olanağına sahiptir.
öztürk hukuk bürosu
Avukatlık ve danışmanlık ihtiyacınıza sonuç odaklı bir bakış açısı ile profesyonel destek
öztürk hukuk bürosu
Amacımız, zorlu süreçleri profesyonel bir şekilde atlatmanız için sizlere yardımcı olmaktadır.
online danışmanlık
Büromuz, online danışmanlık hizmeti vermektedir. Online danışma randevusu ya da yüzyüze randevu almak için Whatsapp iletişim hattından iletişime geçebilirsiniz.
av. ali öztürk
Öztürk Hukuk Bürosu olarak yaşamınızın belki de en zor geçen dönemlerinde ve en hassas olduğunuz anlarınızda sizlerin ve ailenizin acılarınızı dindirip içinize su serpmek için buradayız. Alanlarında uzman avukatlarımız ve destek elemanlarımızla kalabalık bir ekip halinde var gücümüzle çalışıyoruz.
ÖZTÜRK HUKUK BÜROSU
Sıkça sorulan sorulardan bazıları
Türk Hukuku’nda tarafların avukat ile temsil edilmesi gibi bir zorunluluk düzenlenmemiştir. Aksine herkesin mahkemelerde kendisini temsil etme hakkı vardır. Dolayısıyla adli ve idari mahkemelerde davacı veya davalı sıfatı ile, ceza mahkemelerinde sanık veya katılan sıfatıyla ve icra dairelerinde alacaklı-borçlu sıfatıyla yapacağınız işlemlerde ve duruşmalarda avukat tutma zorunluluğundan söz edilemez. Ancak her alanda olduğu gibi hukuki işler de uzmanlık gerektirir. Kanun, tüzük ve yönetmelikler ile ve ayrıca Yargıtay içtihatları ve mahkeme uygulamaları karşısında hak kaybına uğramamanız için bu alanda özel eğitim görmüş bir avukattan hukuki yardım almanız gereklidir.
Avukatlık mesleği bir serbest meslek faaliyetidir. Gelir Vergisi Kanunu’nun 65’ inci maddesinde serbest meslek faaliyetinin tanımı; “Sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır.”şeklindedir. Avukatlar hukuk alanındaki bilgi ve tecrübelerini diğer insanların istifadesine sunarlar. Nasıl ki bir doktorun özel muayene hanesine gidildiğinde bir ücret ödemeniz gerekiyorsa avukat bürosuna gidip herhangi bir hukuki sorunla ilgili soru sorulduğunda veya vekâleten iş takibinde bir ücret ödenmesi gerekmektedir.
Dava açmak bir kişi veya kuruluş aleyhinde mahkeme önünde bir hak talebinde bulunmak demektir. Haksızlığa uğradığınızda, hakkınızı alamadığınızda mahkemeler araya girecek “Türk Milleti adına” yargılama yaptıktan sonra hakkınızı size teslim edecektir.
Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipisicing elit, sed do eiusmod tempor incididunt ut labore et dolore magna aliqua. Ut enim ad minim veniam, quis nostrud exercitation ullamco laboris nisi ut aliquip ex ea commodo consequat.
Evet, dava açmak “yetkili mahkemeye” dava dilekçenizi dava harcı ve posta masrafları ile birlikte teslim etmekten ibarettir. Bu tarif kolay görünse de dava açmak önemli yasal sonuçları olan ve mali yük getirmesi ihtimali bulunan ciddi bir iştir. Unutmayınız ki; davayı açmak işlemi basit olsa da işin kendisi son derece ciddidir ve bazen uzun süre alır. Bu hususu mutlaka göz önünde bulundurmalı ve yaptığınız işin göründüğü kadar basit olmadığını, sonuçlarının çok ciddi olabileceğini bilmelisiniz.
Adalet Bakanlığı istatistiklerine göre 2007 yılında bir hukuk davasının karara bağlanması Türkiye genelinde ortalama 202 gün almıştır. Bu süre mahkemelere göre değişiklik göstermektedir. Örneğin 2007 yılında bir dava ortalama olarak; Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinde 619 günde, Asliye Ticaret Mahkemesinde 410 günde, İş Mahkemesinde 441 günde Aile Mahkemesinde 157 günde, Sulh Hukuk Mahkemesinde 108 günde karara bağlanmıştır.